İnsan neden burnunun dibindeki elması görmez?  Neden hep gözü başka yerdedir veya yerlerdedir? Neden bu arayış tutkusu? Özellikle konu ba...

Yetinmeyi bilir misin? Peki, şükür etmeyi?

/
28 Comments
İnsan neden burnunun dibindeki elması görmez?  Neden hep gözü başka yerdedir veya yerlerdedir? Neden bu arayış tutkusu? Özellikle konu başkalarının sahip oldukları ise neden yetinmeyi bilmez? Hep fazlası, hep bir istek, hep dahası…
Etrafımızdakilerin kusursuz, mükemmel ve sahip olduklarından mı kaynaklanıyor bu özenti ya da dizilerde, filmlerde dahi empoze edilen zengin, varlıklı aileler ve çocuklara sunulan imkanlar, spor lüks arabalar, gelecek kaygısı olmadan iş imkanı, plaza hayatı, kusursuz gösterilen hayat bende veya bizde niye yok fasıllarından mı? İster istemez herkes hayatına bakıyor, yansıtılana bakıyor ve sorguluyor, eğer bu imkanlar sunulmuyorsa yargılıyor da!
İşte yokluk tam da burada devreye giriyor, es geçilmemeli, öğrenmeli ve öğretilmeli! ‘Yok veya hayır veya bir hakkın var’ sınırlamaları ile karşılaşmadıysa insan vay haline! Yetinme noktasında noksanlık yabana atılacak bir şey değil, olamaz da! Çünkü istekler hep bir tık fazla fazla derken altından kalkmak güçleşir. Hele ki her dediğinin olmasına, her isteğinin yapılmasına alışmışken ‘hayır veya yok’ kelimeleri ile yüzleşmek ne kadar zordur! Zor ki ne zor! Artık tatminkar olmama duygusu başlamıştır.
 ‘’Hayaller Paris, hayatlar Eminönü’’ şuaralar en sık duyduğum söz. Ee Eminönü bu kadar mı kötü ki! Bilakis, asıl hayatın kalbi, her kesime hitap eden, sürekli canlı, aktif, zengin,  yığınla insan ağırlayan, turşusuyla balık ekmeği ile olay, İstanbul’un vazgeçilmez adresi tabiri caizse tahtakalesi! Peki, sorun ne? Paris’in ihtişamı, albenisi ne? Ulaşılmazlığı mı? Bence o da değil! Neden susmuyor, bu nefis? Hep aç! Eminönü’nün etrafı Paris olsa ne yapacak Eminönü ya da tersi Paris’in etrafı Eminönü olursa ne yapacak Paris? Eee anlayana gelsin bu benzetme de!
Ruhen aç, gözü aç...

Canım sıkıldı, dolmuşum ki yazdım ama çok mu tecrübeliyim hayatta o da tartışılır! Sadece yazdım saçma ya da mantıklı, boş ya da dolu. Esti ve yazdım, paylaştım,  hadi hayırlısı :) 







BENZER YAYINLAR

28 yorum:

  1. çok anlamlı bir yazı olmuş bence ne kadarda eksiğiz bu konuda nekadar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değişik bir ruh halinde yazdım, anlaşılmakta ayrı güzel, teşekkürler..

      Sil
  2. Gerçekten çok güzel bi yazı olmuş bayıldım :)

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir yazı olmuş..Bizler aslında elimizdekilere şükretmeyerek elimizdekinide kaybettiğimizin farkında değiliz....

    YanıtlaSil
  4. Bazen ben de kendime soruyorum bu tarz soruları. Ben tek çocuğum ve kardeşim olmadığı için sanırım kendimi pek geliştirememişim bu konularda. Saklamaya gerek yok, hala şu tarz cümleleri kuruyorum ben-aradan biraz zaman geçince kendime çok kızsam da- "O yapıyor ben neden yapmayacakmışım? O almış ben neden almayacakmışım?" O giymiş, yemiş ooo listem uzar da uzar. Peki sonunda ne oluyor hepsini alıp, yeyip, gezip gördükten sonra... hiç... yine mutsuzluk :( Kötüyüm bu konularda biliyorum ama ne yapayım karakter meselesi midir nedir :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tek çocuk olması zor gerçekten, babamdan biliyorum hala aynı sen gibi değişmiyor biliyor musun Dreamella, dediği olmayınca küsüyor bile düşün :) Dediğin gibi huy,karakter de değişmiyor en azından sen öyle yetiştirme :) Bizde hiç yok kavramını tatmadık ama bir kez hayır lafını duyunca insan çok fena oluyor :(

      Sil
    2. Evet kesinlikle hayırı duyunca elektrik çarpmışa dönüyorum zaten :D Zor gerçekten tek çocuk olmak :( Ben öyle yetiştirmeyeceğimi umuyorum :D

      Sil
    3. aynen aynen, bende öyle umuyorum, yaşadın ya yaşatmazsın ;)

      Sil
    4. inş. Canım ben bir şey soracağım konuyla alakasız ama :) Sen de bumerang üyesiymişsin, ben de her yerde görünce üye olayım dedim ama bana altın verdiler :D Hürlist'e ekleyebilirmişim blogumu ama soracağım şu ki, ben mi ekleyeceğim yoksa üye olduğumda zaten otomatik mi o listeye eklendim? Gerçi hürlist sayfasını açtığımda blogumu hürliste ekle diye bir buton var ama bastığımda 404 - File or directory not found.böyle bir uyarı veriyor. Arama yaptım ama çıkmıyor sanki benim blogum. Seni de görünce bir sorayım dedim :)

      Sil
    5. Canım benimde altın, Hürliste blogundan yazı ekleyebilmen için platin olman gerekiyor, sadece reklam teklifi verirlerse veriyorlar sana ben öyle anladım. Sadece üyeyim şimdilik ;)

      Sil
    6. hımm hürliste altın olunca ekleyebilirsin demişlerdi yazarkafe platindeydi diye biliyordum. Hür demi platinde ee ne anladım ben :D hiçbir şey yapamıyorum o zaman D

      Sil
    7. Ben öyle biliyorum, zaten dediğin gibi pek işime yaramadı :)

      Sil
  5. İyi ki dolmuşsun da yazmışsın o zaman.. Kalemine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolmasam iyiydi ama ne yapalım, teşekkür ederim ;)

      Sil
  6. Daha bugün bu konuyu konuştuk... Yeni kuşağın şükretmede sorun yaşadığını... Yokluk nedir bilmeyenin adaptasyon ve israfını! Tam üstüne bu yazı!
    Çocuğumun sağlıklı olmasından sonra hep 'şükretmeyi bilen, mutlu olabilen bir çocuk olsun' dedim!
    Çünkü tatminsiz olur ve mutlu olamazsa dünyayı sersen 'Mars nerede?' Der!

    Sahip olduklarımızı unutmayalım!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen dağınık anne katılıyorum, juniora çok dua et iyi yetiştir, sanatkar sensin ;)

      Sil
  7. İnsanların çoğu doymamamın, hep istemenin, çok istemenin ne kadar yorucu ve tüketici bir şey olduğunun farkında değiller.Siz farkındaysanız ne güzel işte. = )

    İstemek bitmez, insan, dünyanın en şahane bilmem neysine sahip olsa da bir süre sonra, tam da o sebeple, yani sahip olduğu için, o şey ona o kadar şahane gelmemeye başlayacaktır. Beynini açgözlü olmamak yolunda eğitebilen insan akıllı ve şanslıdır. Diğer türlüsü asla bitmeyecek bir hırsın pençesinde yaşatır insanı, ölene kadar. Çok yorucu..çok dangalakça; yani bir hayatla ilişki şekli olarak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen katılıyorum, farkına varmasına varıyoruz ama vazgeçebiliyor muyuz, asıl olan bu olsa gerek. Teşekkür ederim, düşüncelerinizi paylaştığınız için, çok mutlu oldum ;)

      Sil
  8. Canım gayet mantıklı hiç sacma değil...ama biz böyle olmaya okul sıralarında alışıyoruz.Sürekli çevremizde ceolar doktorlar avukatlar yüceltiliyorl Tv de onların hayatlarını izliyoruz

    YanıtlaSil
  9. Çok doğru biz böyle olmaya alistiriliyoruz.. Sürekli bize en iyi en güzel olanın pahalı hayatlar olduğu gösteriliyor. Ülkesini şehrini beğenmeyen insanlara donusuyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet katılmamak ne mümkün, görüşlerimi ve postu beğenmene sevindim ;)

      Sil
  10. Çok güzel bir yazı yazmışşın çok tebrik ediyorum . Yeni nesil anne- babalar ın benim çocuğumda herşeyin en iyisi, en güzeli olsun mantığı ,ister istemez çocuğu aynı ortamı paylaşan, durumu elverişli olmayan ailelerin çocuklarının da çıtalarının da sürekli yükselmesine neden oluyor. Bu yüzden herkes , her şeyden önce zengin olma peşinde. Olan ile yetinmeyi şükretmeyi unutmuş durumdayız. Mutluluğu bir kenara bıraktık, en pahalı en gösterişli hayata doğru sürekli koşuyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay çok sevimdim, çok içten teşekkür ediyorum ;) İnş. hatırlarız :(

      Sil
  11. önce istanbulla ilgili yazın sonra da bu yazın tam da benim içinde bulunduğum durum için yazılmış gibi.Burda kendimi biraz sorguladım ve haklısın gerçekten. Neden insanlar elindeki elması görmezler de komşununkilere diker gözü...serde var demekki törpülemek lazım...etrafımız herkesi kendi hayatının daha lüks daha elit olduğunu ispatlamaya çalışan sosyal ağ hesaplarıyla çevrili olduğu sürece biraz zor olacak bu törpüleme işi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet maalesef, sosyal medya etkisi de çok farklı bir boyut tabii, sürekli sorguluyoruz ama değişen bir şey oluyor mu o da tartışılır :(

      Sil

Yorumlarınızı merakla bekliyor olacağım! Eksik etmeyiniz...
Kitap yorumlarım ve fotograflarım için instagram adresim @bookandcoffe__ beklerim!

Teşekkürler, sevgiler...